İçindekiler
ToggleEvlilik ve Boşanma ile ilgili düzenlemeler, Türk Medeni Kanunu ile ele alınmıştır. Aileyi oluşturan bireylerin, birlikteliklerini sağlıklı bir şekilde sürdüremedikleri durumlarda, ayrılmaları ve bu ayrılığın hangi koşullarda olacağı boşanma hukuku ile düzenlenmiştir.
Bu konuların düzenlenmesi ve anlaşmazlık yaşanması halinde mutahapların hak ve sorumlulukları aile ve boşanma hukuku ile ele alınmaktadır. Hukukun temel görevi muhatapların hak kaybına uğramadan yasalar çerçevesinde yaşamlarını huzurlu bir şekilde sürdürmelerini sağlamaktır.
Boşanma hukuku, sadece tarafların boşanma talebi ile ortaya çıkan evlilik sonlanmaları ile ilgilenmez. Evlilikler farklı sebeplerle de sona erebilir. Hukukun temel amacı, bozulan birliktelikler sonrası insanların yaşamlarının yasal bir prosedüre oturtulmasını sağlamak ve hak kayıplarının önüne geçmektir.
Evlilikler,
ile sona erebilir. Ayrılık sonrası mal paylaşımı, çocukların kimde kalacağı, tazminat ve nafaka gibi konular boşanma hukuku ile ele alınarak düzenlenir. Böylece ayrılıklarla ortaya çıkan hukuki belirsizlikler ve hak kayıplarının önüne geçilir.
Evliliğin sonlandırılması taraflardan birinin talebi doğrultusunda boşanma davasına dönüştürülmüşse, mahremiyet önem kazanmaktadır. Çünkü dava süresince tarafların aile içerisinde kalması gereken gizli konular da açığa çıkabilmektedir. Bu noktada davaya bakan taraf avukatlarının müvekkillerinin mahrem konularına saygı duymaları ve ifşa edilen sırları saklayabilecek etik prensipleri benimsemiş olmaları önemlidir.
Boşanma sürecinde, boşanmaya taraf bireyler dışına yansıyacak bilgiler, davaya başkalarının da dahil olmasına ve davanın seyrinin değişmesi ile birlikte toplumdaki statülerinin de zarar görmesine neden olabilmektedir. Mahremiyete saygı, Adana ARTE Hukuk & Danışmanlık Bürosu olarak temel prensiplerimiz arasında yer almakta, müvekkillerimizin dava aşamasında ve sonrasında saygınlıklarının korunmasında özel kararlılık göstermekteyiz.
Evlilik ve Boşanma davaları, birden fazla tarafı ilgilendirdiği için içerikleri gereği çok farklı alanları kapsar. Bunların bir kısmını şu şekilde sıralayabiliriz,
Türk Medeni Kanununda boşanmaya sebep olacak hususlar şu şekilde belirtilmiştir.
Madde 161- Eşlerden biri zina ederse, diğer eş boşanma davası açabilir.
Davaya hakkı olan eşin boşanma sebebini öğrenmesinden başlayarak altı ay ve her hâlde zina eyleminin üzerinden beş yıl geçmekle dava hakkı düşer.
Affeden tarafın dava hakkı yoktur.
Madde 162- Eşlerden her biri diğeri tarafından hayatına kastedilmesi veya kendisine pek kötü davranılması ya da ağır derecede onur kırıcı bir davranışta bulunulması sebebiyle boşanma davası açabilir.
Davaya hakkı olan eşin boşanma sebebini öğrenmesinden başlayarak altı ay ve her hâlde bu sebebin doğumunun üzerinden beş yıl geçmekle dava hakkı düşer. Affeden tarafın dava hakkı yoktur.
Madde 163- Eşlerden biri küçük düşürücü bir suç işler veya haysiyetsiz bir hayat sürer ve bu sebeplerden ötürü onunla birlikte yaşaması diğer eşten beklenemezse, bu eş her zaman boşanma davası açabilir.
Madde 164- Eşlerden biri, evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemek maksadıyla diğerini terk ettiği veya haklı bir sebep olmadan ortak konuta dönmediği takdirde ayrılık, en az altı ay sürmüş ve bu durum devam etmekte ve istem üzerine hâkim veya noter tarafından yapılan ihtar sonuçsuz kalmış ise; terk edilen eş, boşanma davası açabilir. Diğerini ortak konutu terk etmeye zorlayan veya haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmesini engelleyen eş de terk etmiş sayılır.
Davaya hakkı olan eşin istemi üzerine hâkim veya noter, esası incelemeden yapacağı ihtarda terk eden eşe iki ay içinde ortak konuta dönmesi gerektiği ve dönmemesi hâlinde doğacak sonuçlar hakkında uyarıda bulunur. Bu ihtar gerektiğinde ilân yoluyla yapılır. Ancak, boşanma davası açmak için belirli sürenin dördüncü ayı bitmedikçe ihtar isteminde bulunulamaz ve ihtardan sonra iki ay geçmedikçe dava açılamaz.
Madde 165- Eşlerden biri akıl hastası olup da bu yüzden ortak hayat diğer eş için çekilmez hâle gelirse, hastalığın geçmesine olanak bulunmadığı resmî sağlık kurulu raporuyla tespit edilmek koşuluyla bu eş boşanma davası açabilir.
Madde 166- Evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerden her biri boşanma davası açabilir.
Yukarıdaki fıkrada belirtilen hâllerde, davacının kusuru daha ağır ise, davalının açılan davaya itiraz hakkı vardır. Bununla beraber bu itiraz, hakkın kötüye kullanılması niteliğinde ise ve evlilik birliğinin devamında davalı ve çocuklar bakımından korunmaya değer bir yarar kalmamışsa boşanmaya karar verilebilir.
Evlilik en az bir yıl sürmüş ise, eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi hâlinde, evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır.
Bu hâlde boşanma kararı verilebilmesi için, hâkimin tarafları bizzat dinleyerek iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi ve boşanmanın malî sonuçları ile çocukların durumu hususunda taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulması şarttır. Hâkim, tarafların ve çocukların menfaatlerini göz önünde tutarak bu anlaşmada gerekli gördüğü değişiklikleri yapabilir. Bu değişikliklerin taraflarca da kabulü hâlinde boşanmaya hükmolunur. Bu hâlde tarafların ikrarlarının hâkimi bağlamayacağı hükmü uygulanmaz.
Boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten başlayarak üç yıl geçmesi hâlinde, her ne sebeple olursa olsun ortak hayat yeniden kurulamamışsa evlilik birliği temelden sarsılmış sayılır ve eşlerden birinin istemi üzerine boşanmaya karar verilir.